Rasül ve nebi ne demektir?
Rasûl ve nebî kavramları, İslam inancında peygamberlik müessesesinin temel taşlarını oluşturur. Her iki terim de Allah (c.c.) tarafından seçilmiş ve insanlara ilahi mesajları iletmekle görevlendirilmiş kişileri ifade eder. Ancak, aralarında nüanslar bulunmaktadır. Bu nüanslar, peygamberlerin görevlerinin kapsamı ve aldıkları vahyin niteliği ile ilgilidir.
Nebî Kavramı
Nebî, lügatte "haber veren, gaybdan haber getiren" anlamına gelir. İslamî terminolojide ise nebî, Allah (c.c.) tarafından kendisine vahiy gönderilen ve önceki şeriatları tebliğ etmekle görevlendirilen kişidir. Nebîler, kendilerine yeni bir kitap veya şeriat verilmeyen, mevcut şeriatı devam ettiren peygamberlerdir. Bu anlamda, her rasûl aynı zamanda nebîdir, ancak her nebî rasûl değildir. Nebîler, toplumlarını Allah (c.c.)'ın emir ve yasaklarına uygun bir şekilde yönlendirmek, onlara öğüt vermek ve onları ahiret hayatına hazırlamakla görevlidirler.
Nebîlerin varlığı, Allah (c.c.)'ın insanlara olan rahmetinin bir tezahürüdür. Onlar, insanlara doğru yolu göstermek, onları sapkınlıklardan kurtarmak ve onlara dünya ve ahiret saadetini kazandırmak için gönderilmişlerdir. Nebîler, kendi hayatlarıyla insanlara örnek olmuşlar, onlara ahlaki değerleri öğretmişler ve onları Allah (c.c.)'a kulluğa davet etmişlerdir.
Bu ayet-i kerime, nebîlerin de rasûller gibi şeytanın vesveselerine maruz kalabileceğini, ancak Allah (c.c.)'ın onların vahiy yoluyla korunacağını ifade etmektedir.
Rasûl Kavramı
Rasûl, lügatte "elçi, gönderilmiş kişi" anlamına gelir. İslamî terminolojide ise rasûl, Allah (c.c.) tarafından kendisine yeni bir kitap veya şeriat verilen ve bu kitap veya şeriatı insanlara tebliğ etmekle görevlendirilen peygamberdir. Rasûller, nebîlerden daha kapsamlı bir göreve sahiptirler. Onlar, sadece mevcut şeriatı tebliğ etmekle kalmaz, aynı zamanda yeni bir şeriat getirerek toplumların hayatında köklü değişiklikler yaparlar.
Rasûllerin en önemli özelliklerinden biri, Allah (c.c.)'ın kendilerine vahiy yoluyla kitap göndermesidir. Bu kitaplar, insanlara doğru yolu göstermek, onları sapkınlıklardan kurtarmak ve onlara dünya ve ahiret saadetini kazandırmak için gönderilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de isimleri zikredilen rasûllerden bazıları şunlardır: Hz. Âdem (a.s.), Hz. Nuh (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Musa (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Muhammed (a.s.).
Bu ayet-i kerime, rasûllerin gönderilme amacının, insanlara doğru yolu göstermek ve onların Allah (c.c.) katında bir bahanelerinin olmasını engellemek olduğunu ifade etmektedir.
Nebî ve Rasûl Arasındaki Farklar
Nebî ve rasûl arasındaki temel farklar şu şekilde özetlenebilir:
1. Kitap ve Şeriat: Rasûllere yeni bir kitap veya şeriat verilirken, nebîlere yeni bir kitap veya şeriat verilmez. Nebîler, mevcut şeriatı tebliğ etmekle görevlidirler. 2. Görev Kapsamı: Rasûllerin görevleri, nebîlerin görevlerinden daha kapsamlıdır. Rasûller, sadece mevcut şeriatı tebliğ etmekle kalmaz, aynı zamanda yeni bir şeriat getirerek toplumların hayatında köklü değişiklikler yaparlar. 3. Vahyin Niteliği: Rasûllere gelen vahiy, genellikle kitap şeklinde olurken, nebîlere gelen vahiy, daha çok öğüt ve nasihat şeklindedir.
Bu farklılıklara rağmen, hem nebîler hem de rasûller, Allah (c.c.) tarafından seçilmiş ve insanlara ilahi mesajları iletmekle görevlendirilmiş kişilerdir. Onların her biri, insanlık için birer rehber ve örnektir.
Günümüzdeki Anlamı ve Uygulamaları
Günümüzde, nebî ve rasûl kavramları, İslam inancının temel bir parçası olarak kabul edilmektedir. Müslümanlar, bütün peygamberlere iman etmekle yükümlüdürler. Ancak, Hz. Muhammed (a.s.)'ın son peygamber olduğuna inanırlar. Bu inanç, "Hatemü'n-Nebiyyîn" (Peygamberlerin Sonuncusu) kavramıyla ifade edilir.
Bu ayet-i kerime, Hz. Muhammed (a.s.)'ın son peygamber olduğunu açıkça ifade etmektedir. Bu nedenle, İslam inancına göre, Hz. Muhammed (a.s.)'dan sonra herhangi bir peygamber gelmeyecektir.
Müslümanlar, Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet'e (Hz. Muhammed (a.s.)'ın sözleri, fiilleri ve onayları) uyarak, dünya ve ahiret saadetine ulaşmaya çalışırlar. Onlar, peygamberlerin hayatlarını örnek alarak, ahlaki değerleri yaşarlar ve Allah (c.c.)'a kulluk ederler.
Allahu a'lem.