Seyahatte Namazı Kısaltmanın Hükmü

79 görüntülenme
Cevap

Seyahat, insanın hayatının bir parçası olmuş ve farklı amaçlarla gerçekleştirilen bir olgudur. İhtiyaçlar, ticaret, eğitim, sağlık gibi çeşitli sebeplerle insanlar sürekli olarak yolculuk yapmaktadır. Bu yolculuklar, beraberinde bazı kolaylıkları ve özel durumları da getirmektedir. Allah (c.c.), kullarına din konusunda kolaylık sağlamış ve seyahat halinde olanlar için bazı özel hükümler koymuştur. Bu hükümlerden biri de namazların kısaltılmasıdır (kasr)

Namaz, müminin miracıdır ve her şartta yerine getirilmesi gereken önemli bir ibadettir. Ancak seyahat gibi zorlu durumlarda, Allah (c.c.) kullarına kolaylık sağlamış ve namazların kısaltılmasına izin vermiştir. Bu, hem bir rahmet hem de dinin kolaylaştırılmasının bir göstergesidir. Seyahatte namazı kısaltmak, fıkıh alimleri arasında farklı görüşlere konu olmuş ve detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu hükmün dayanakları, şartları ve uygulama şekilleri, Müslümanlar için önemli bir rehber niteliğindedir.

Bu bağlamda, seyahatte namazı kısaltmanın hükmü, İslam fıkhında önemli bir yer tutar. Bu hükmün detaylı bir şekilde incelenmesi, Müslümanların ibadetlerini doğru bir şekilde yerine getirmelerine yardımcı olacaktır.

Seyahatte Namazı Kısaltmanın Hükmü

Seyahatte namazı kısaltmak (kasr), İslam fıkhında üzerinde ittifak bulunan bir ruhsattır. Yani, yolculuk halinde olan bir Müslümanın, dört rekatlık farz namazlarını iki rekat olarak kılması caizdir. Bu ruhsat, Kur'an-ı Kerim, Sünnet ve icma ile sabittir. Ancak, bu ruhsatın uygulanabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

Allah (c.c.) buyurur:
وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ إِنْ خِفْتُمْ أَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوًّا مُبِينًا
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Nisa, 4/101

Bu ayet-i kerime, seyahat halinde namazın kısaltılabileceğine dair açık bir delildir. Ayetteki "korkarsanız" ifadesi, başlangıçta savaş halindeki bir durumu ifade etse de, alimler bu hükmün genel olarak seyahat halinde geçerli olduğuna hükmetmişlerdir. Çünkü Allah (c.c.), kullarına kolaylık dilemektedir.

عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ أَوَّلَ مَا فُرِضَتِ الصَّلَاةُ رَكْعَتَيْنِ فَأُقِرَّتْ صَلَاةُ السَّفَرِ وَأُتِمَّتْ صَلَاةُ الْحَضَرِ
Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: "Namaz ilk farz kılındığında iki rekat olarak farz kılındı. Sonra sefer namazı olduğu gibi bırakıldı, hazar (mukimlik) namazı ise tamamlandı."
Buhari, Taksiru's-Salat, 1

Bu hadis-i şerif, namazın ilk farz kılındığında iki rekat olduğunu ve sefer halinde bu hükmün devam ettiğini göstermektedir. Bu da seyahatte namazı kısaltmanın meşruiyetine dair önemli bir delildir.

Fıkıh Alimlerinin Görüşleri

Fıkıh alimleri, seyahatte namazı kısaltmanın hükmü konusunda genel olarak ittifak etmişlerdir. Ancak, bu kısaltmanın vacip mi yoksa ruhsat mı olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

  • Hanefi Mezhebi: Hanefi mezhebine göre, seyahatte namazı kısaltmak vaciptir. Yani, seferi olan bir Müslümanın dört rekatlık farz namazlarını iki rekat olarak kılması gerekir. Eğer seferi olan bir kişi, namazını tam kılarsa, mekruh işlemiş olur. Ancak, namazı iade etmesi gerekmez. Hanefi alimleri, bu görüşlerini yukarıda zikredilen ayet ve hadislere dayandırmaktadırlar. Ayrıca, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sürekli olarak seferde namazları kısaltması da bu görüşü desteklemektedir.
  • Şafii, Maliki ve Hanbeli Mezhepleri: Bu üç mezhebe göre ise, seyahatte namazı kısaltmak bir ruhsattır. Yani, seferi olan bir Müslüman isterse namazını kısaltır, isterse tam kılar. Ancak, namazı kısaltmak daha faziletlidir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.)'in genellikle seferde namazları kısaltması ve Allah (c.c.)'ın kullarına kolaylık dilemesi bu görüşü desteklemektedir. Bu mezhepler, Nisa suresindeki ayette geçen "korkarsanız" ifadesini, namazı kısaltmanın bir ruhsat olduğuna dair bir işaret olarak yorumlamaktadırlar.

Bu farklı görüşler, İslam fıkhının zenginliğini ve alimlerin farklı delilleri değerlendirme biçimlerini göstermektedir. Her iki görüş de sahih delillere dayanmakta olup, Müslümanlar kendi mezheplerinin görüşüne göre amel edebilirler.

Seyahat Mesafesi ve Süresi

Seyahatte namazı kısaltmanın şartlarından biri de, belirli bir mesafenin aşılmasıdır. Fıkıh alimleri, bu mesafenin ne kadar olması gerektiği konusunda farklı görüşler belirtmişlerdir.

  • Hanefi Mezhebi: Hanefi mezhebine göre, seyahat mesafesi yaklaşık 90 kilometredir. Yani, bir kimsenin namazı kısaltabilmesi için en az 90 kilometre yol gitmesi gerekmektedir. Bu mesafe, yaklaşık olarak üç günlük yaya yürüyüş mesafesine denk gelmektedir.
  • Şafii, Maliki ve Hanbeli Mezhepleri: Bu üç mezhebe göre ise, seyahat mesafesi yaklaşık 83 kilometredir. Yani, bir kimsenin namazı kısaltabilmesi için en az 83 kilometre yol gitmesi gerekmektedir.

Seyahat süresi de namazı kısaltma konusunda önemli bir faktördür. Alimler, bir kimsenin ne kadar süreyle bir yerde kalması durumunda seferi hükmünün sona ereceği konusunda da farklı görüşler belirtmişlerdir.

  • Hanefi Mezhebi: Hanefi mezhebine göre, bir kimse bir yerde 15 günden fazla kalmaya niyet ederse, seferi hükmü sona erer ve namazlarını tam olarak kılması gerekir. Ancak, 15 günden az kalmaya niyet ederse, seferi hükmü devam eder ve namazlarını kısaltabilir.
  • Şafii, Maliki ve Hanbeli Mezhepleri: Bu üç mezhebe göre ise, bir kimse bir yerde 4 günden fazla kalmaya niyet ederse, seferi hükmü sona erer ve namazlarını tam olarak kılması gerekir. Ancak, 4 günden az kalmaya niyet ederse, seferi hükmü devam eder ve namazlarını kısaltabilir.

Bu farklı görüşler, seyahat mesafesi ve süresi konusunda Müslümanların kendi mezheplerinin görüşüne göre amel etmelerine olanak sağlamaktadır.

Günümüzdeki Uygulamalar

Günümüzde ulaşım araçlarının gelişmesiyle birlikte, seyahatler daha kolay ve hızlı hale gelmiştir. Bu durum, seyahatte namazı kısaltma hükmünün uygulanması konusunda bazı soruları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, uçakla seyahat eden bir kimse namazlarını nasıl kılmalıdır? Veya, otobüsle seyahat eden bir kimse namazlarını nasıl kılmalıdır?

Bu soruların cevabı, fıkıh alimlerinin görüşlerine göre değişmektedir. Genel olarak, seyahat halinde olan bir kimse, namazlarını bulunduğu duruma göre kılmaya çalışmalıdır. Eğer uçakta veya otobüste namaz kılmak mümkünse, kıbleye yönelerek ve rükû ve secde yaparak namaz kılınmalıdır. Ancak, bu mümkün değilse, oturarak ve ima ile namaz kılınabilir.

Ayrıca, seyahat halinde olan bir kimse, namazlarını cem ederek de kılabilir. Cem etmek, iki namazı birleştirerek kılmak demektir. Örneğin, öğle ve ikindi namazlarını veya akşam ve yatsı namazlarını birleştirerek kılmak mümkündür. Bu da seyahat halindeki Müslümanlar için bir kolaylıktır.

Sonuç olarak, seyahatte namazı kısaltmak ve cem etmek, Allah (c.c.)'ın kullarına sunduğu birer rahmettir. Bu ruhsatlar, seyahat halindeki Müslümanların ibadetlerini daha kolay bir şekilde yerine getirmelerine yardımcı olmaktadır. Ancak, bu ruhsatların uygulanabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi ve fıkıh alimlerinin görüşlerine göre hareket edilmesi gerekmektedir. Allahu a'lem.

Benzer Sorular