Peygamberliğinde ihtilaf edilen üç kişi?
İslam âlimleri arasında, peygamber olup olmadıkları konusunda ihtilaf bulunan bazı şahsiyetler bulunmaktadır. Bu ihtilafların temelinde, Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerde bu kişilerin peygamberliğine dair açık bir delil bulunmaması yatmaktadır. Ancak, bazı âlimler bu kişilerin salih, mümin ve Allah (c.c.) katında değerli kimseler olduklarını belirtmişlerdir. Bu bağlamda, peygamberliğinde ihtilaf edilen üç kişiyi ve bu konudaki farklı görüşleri detaylı bir şekilde inceleyelim.
Lokman Hekim
Lokman Hekim, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve hikmet sahibi bir zat olarak bilinir. Lokman Suresi'nde, oğluna verdiği öğütler yer almaktadır. Bu öğütler, tevhid inancını, Allah (c.c.)'a şükretmeyi, anne babaya iyilik etmeyi, adaletli olmayı ve güzel ahlakı içerir.
Lokman Hekim'in peygamber olup olmadığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı âlimler, Lokman Hekim'in hikmet sahibi bir veli olduğunu, ancak peygamber olmadığını savunurlar. Bu görüşü savunanlar, Kur'an-ı Kerim'de Lokman Hekim'e vahiy geldiğine dair bir ifade bulunmadığını ve onun sadece hikmet sahibi bir kişi olarak tanıtıldığını belirtirler. İbn Kesir (r.a.) gibi bazı müfessirler, Lokman Hekim'in peygamber değil, salih bir kul olduğunu ifade etmişlerdir.
Diğer bazı âlimler ise, Lokman Hekim'in peygamber olabileceğini düşünmektedirler. Bu görüşü savunanlar, Lokman Hekim'e verilen hikmetin, Allah (c.c.) tarafından gönderilen bir ilham veya vahiy olabileceğini ve bu durumun onun peygamberliğine işaret edebileceğini belirtirler. Ancak, bu görüşü destekleyen kesin bir delil bulunmamaktadır.
Lokman Hekim'in hayatına dair kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, onun hikmetli sözleri ve öğütleri günümüze kadar ulaşmıştır. Bu öğütler, insanlara doğru yolu göstermekte, ahlaki değerleri hatırlatmakta ve Allah (c.c.)'a yakınlaşmaya teşvik etmektedir. Lokman Hekim'in kıssası, hikmetin ve güzel ahlakın önemini vurgulamakta ve insanlara örnek bir hayat sunmaktadır.
Üzeyir (a.s.)
Üzeyir (a.s.), Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve İsrailoğulları'na gönderilen bir peygamber veya salih bir kul olarak kabul edilen bir şahsiyettir. Üzeyir (a.s.) hakkında, Bakara Suresi'nde bir ayet bulunmaktadır.
Bu ayette, Üzeyir (a.s.)'ın harap olmuş bir şehre uğradığı, Allah (c.c.)'ın onu yüz sene ölü bıraktığı ve sonra dirilttiği anlatılmaktadır. Bu olay, Allah (c.c.)'ın kudretinin bir göstergesi olarak kabul edilir.
Üzeyir (a.s.)'ın peygamber olup olmadığı konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı âlimler, Üzeyir (a.s.)'ın peygamber olduğunu savunurlar. Bu görüşü savunanlar, Üzeyir (a.s.)'ın İsrailoğulları'na gönderildiğini ve onlara Allah (c.c.)'ın emirlerini tebliğ ettiğini belirtirler. Ayrıca, Üzeyir (a.s.)'ın yüz sene ölü bırakılıp sonra diriltilmesi olayının, onun peygamberliğinin bir delili olduğunu düşünürler.
Diğer bazı âlimler ise, Üzeyir (a.s.)'ın peygamber olmadığını, salih bir kul olduğunu savunurlar. Bu görüşü savunanlar, Kur'an-ı Kerim'de Üzeyir (a.s.)'ın peygamber olduğuna dair açık bir ifade bulunmadığını ve onun sadece salih bir kul olarak tanıtıldığını belirtirler. Ayrıca, bazı İsrailoğulları'nın Üzeyir (a.s.)'ı Allah (c.c.)'ın oğlu olarak kabul etmelerinin (Tevbe, 9/30), onun peygamber olmadığına dair bir işaret olduğunu düşünürler.
Üzeyir (a.s.)'ın hayatına dair kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, onun kıssası, Allah (c.c.)'ın kudretini, dirilişi ve ahireti hatırlatmakta ve insanlara ibretlik bir örnek sunmaktadır.
Zülkarneyn (a.s.)
Zülkarneyn (a.s.), Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve yeryüzünde adaletle hüküm süren bir hükümdar olarak bilinir. Kehf Suresi'nde, Zülkarneyn (a.s.)'ın doğuya ve batıya yaptığı seferler, Ye'cüc ve Me'cüc'e karşı yaptığı set ve adaletli yönetimi anlatılmaktadır.
Zülkarneyn (a.s.)'ın peygamber olup olmadığı konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı âlimler, Zülkarneyn (a.s.)'ın peygamber olduğunu savunurlar. Bu görüşü savunanlar, Zülkarneyn (a.s.)'ın Allah (c.c.) tarafından desteklendiğini, ona ilim ve hikmet verildiğini ve yeryüzünde adaletle hüküm sürdüğünü belirtirler. Ayrıca, Zülkarneyn (a.s.)'ın Ye'cüc ve Me'cüc'e karşı yaptığı setin, Allah (c.c.)'ın izniyle gerçekleştiğini ve bu durumun onun peygamberliğinin bir delili olduğunu düşünürler.
Diğer bazı âlimler ise, Zülkarneyn (a.s.)'ın peygamber olmadığını, salih bir hükümdar olduğunu savunurlar. Bu görüşü savunanlar, Kur'an-ı Kerim'de Zülkarneyn (a.s.)'ın peygamber olduğuna dair açık bir ifade bulunmadığını ve onun sadece salih bir hükümdar olarak tanıtıldığını belirtirler. Ayrıca, Zülkarneyn (a.s.)'ın yaptığı seferlerin ve inşa ettiği setin, onun hükümdarlık vasıflarıyla ilgili olduğunu ve bu durumun onun peygamberliğini gerektirmediğini düşünürler.
Zülkarneyn (a.s.)'ın kim olduğu ve hangi dönemde yaşadığı konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı tarihçiler, Zülkarneyn (a.s.)'ın Büyük İskender olduğunu düşünürken, diğer bazıları ise onun farklı bir hükümdar olduğunu savunurlar. Ancak, Zülkarneyn (a.s.)'ın kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
Zülkarneyn (a.s.)'ın kıssası, adaletli yönetimin, ilmin, hikmetin ve Allah (c.c.)'a teslimiyetin önemini vurgulamakta ve insanlara örnek bir liderlik modeli sunmaktadır.
Sonuç olarak, Lokman Hekim, Üzeyir (a.s.) ve Zülkarneyn (a.s.)'ın peygamber olup olmadıkları konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bu kişilerin peygamberliğine dair kesin bir delil bulunmamakla birlikte, onların salih, mümin ve Allah (c.c.) katında değerli kimseler oldukları kabul edilmektedir. Bu konudaki kesin bilgi Allah (c.c.)'a aittir. Allahu a'lem.