Mutlak ve mukayyet sular nedir?
İslami fıkıhta temizlik (taharet) konusu, ibadetlerin sıhhati için büyük önem taşır. Bu bağlamda suların temizlik açısından sınıflandırılması, hangi suların abdest ve gusül gibi ibadetlerde kullanılabileceğini belirlemek için kritik bir öneme sahiptir. Mutlak ve mukayyet su kavramları, bu sınıflandırmanın temelini oluşturur.
Mutlak Su
Mutlak su, yaratılışında olduğu gibi kalan, herhangi bir maddeyle karışmamış ve doğal özelliklerini koruyan sudur. Bu tür sular, fıkıh âlimlerinin çoğunluğuna göre hem necis şeyleri temizlemek hem de hadesi (abdest ve gusül gerektiren haller) gidermek için kullanılabilir. Mutlak suyun tanımı ve özellikleri konusunda farklı mezhepler arasında bazı nüanslar bulunsa da, genel kabul gören görüş, doğal kaynaklardan elde edilen ve yapısında belirgin bir değişiklik olmayan suların mutlak su olduğudur.
Mutlak suyun delilleri Kur'an-ı Kerim ve Sünnet'te mevcuttur. Allah (c.c.) suyu temizleyici olarak nitelendirmiştir.
Bu ayette geçen "tahûr" kelimesi, hem temiz olan hem de temizleyici olan anlamlarına gelir. Bu da mutlak suyun, hem kendisinin temiz olduğunu hem de başkasını temizleyebileceğini gösterir.
Bu hadis, suyun aslî olarak temiz olduğunu ve ancak belirli şartlar altında necis olabileceğini ifade eder. Dolayısıyla, mutlak suyun temizleyici özelliği, Kur'an ve Sünnet ile sabittir.
Mutlak suyun çeşitleri arasında yağmur suyu, deniz suyu, nehir suyu, kuyu suyu, kaynak suyu ve kar suyu bulunur. Bu suların her biri, doğal hallerini korudukları sürece mutlak su hükmündedir ve temizlik amacıyla kullanılabilirler. Ancak, bu suların içine necis bir madde karışması veya yapısını değiştirecek kadar temiz bir madde karışması durumunda, mutlak su olma özelliklerini kaybedebilirler.
Mukayyet Su
Mukayyet su, doğal halini kaybetmiş, içine başka maddeler karışmış ve bu karışım sonucunda su olma özelliğinden uzaklaşmış olan sudur. Örneğin, meyve suları, çay, kahve, sabunlu su, gül suyu gibi sular mukayyet su olarak kabul edilir. Bu tür sular, fıkıh âlimlerinin çoğunluğuna göre necis şeyleri temizlemek veya hadesi gidermek için kullanılamaz. Çünkü bu sular, artık "su" niteliğini tam olarak taşımamakta ve temizleyici özelliklerini kaybetmişlerdir.
Mukayyet suyun temizlik amacıyla kullanılamayacağının delilleri, mutlak suyun temizleyici özelliğini vurgulayan ayet ve hadislerdir. Zira, mukayyet su, mutlak suyun aksine, doğal halini kaybetmiş ve başka maddelerle karışmış olduğu için, Kur'an ve Sünnet'te belirtilen temizleyici özelliklere sahip değildir.
Mukayyet suyun tanımı ve kullanım alanları konusunda da mezhepler arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Hanefi mezhebine göre, bir suya başka bir madde karıştığında ve su olma özelliği baskınlığını yitirdiğinde, o su mukayyet su olarak kabul edilir ve temizlik amacıyla kullanılamaz. Şafii mezhebine göre ise, suya karışan madde, suyun rengini, tadını veya kokusunu değiştirmesi durumunda, o su mukayyet su olarak kabul edilir.
Günümüzde, sanayi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte, su kaynaklarının kirlenmesi ve farklı maddelerle karışması daha sık görülmektedir. Bu durum, mutlak ve mukayyet su ayrımının önemini daha da artırmaktadır. Özellikle abdest ve gusül gibi ibadetlerde kullanılan suların, mutlak su niteliğinde olması, ibadetlerin sıhhati açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, Müslümanların, kullandıkları suların niteliği konusunda dikkatli olmaları ve şüphe duydukları durumlarda, ehil olan kişilere danışmaları gerekmektedir.
Allahu a'lem.