Kuran’ın Mushaf haline getirilişi kim zamanında oldu?

3 görüntülenme
Cevap

Kur'ân-ı Kerîm'in mushaf haline getirilmesi, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, vahyin korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir öneme sahiptir. Kur'ân'ın toplanması ve mushaf haline getirilmesi, Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde başlamış, Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde hız kazanmış ve Hz. Osman (r.a.) döneminde tamamlanmıştır. Bu süreçte sahabelerin (r.a.) büyük gayretleri ve titiz çalışmaları etkili olmuştur.

Kur'ân'ın Toplanması ve Mushaf Haline Getirilmesi Süreci

Kur'ân'ın mushaf haline getirilmesi süreci, üç ana dönemde incelenebilir: Hz. Peygamber (s.a.s.) dönemi, Hz. Ebû Bekir (r.a.) dönemi ve Hz. Osman (r.a.) dönemi. Her bir dönem, Kur'ân'ın korunması ve yayılması açısından farklı öneme sahiptir.

  • Hz. Peygamber (s.a.s.) Dönemi:
  • Hz. Peygamber (s.a.s.) hayatta iken Kur'ân âyetleri nazil oldukça, vahiy katipleri tarafından yazılı olarak kaydediliyordu. Bu katipler arasında Hz. Ali (r.a.), Hz. Osman (r.a.), Zeyd bin Sabit (r.a.) gibi sahabeler bulunuyordu. Ayetler genellikle hurma dallarına, taşlara, derilere ve papirüslere yazılıyordu. Ayrıca, birçok sahabi (r.a.) Kur'ân'ı ezberlemişti. Hz. Peygamber (s.a.s.), hangi âyetin hangi sûreye ait olduğunu belirtir ve vahyin doğru bir şekilde kaydedilmesini sağlardı. Bu dönemde Kur'ân, tam olarak bir kitap haline getirilmemiş olsa da, yazılı ve sözlü olarak korunmuştu.

    "كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا نزل عليه الوحي كتبه الكتاب"
    "Resulullah (s.a.s.)'e vahiy geldiğinde, katipler onu yazardı."
    (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 221)

    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in vefatı ile birlikte, Kur'ân'ın bir araya getirilmesi ve tek bir kitap haline getirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Çünkü sahabelerin (r.a.) birçoğu Kur'ân'ı ezberlemiş olsa da, yazılı metinlerin bir araya getirilmesi, vahyin korunması açısından büyük bir önem taşıyordu.

  • Hz. Ebû Bekir (r.a.) Dönemi:
  • Hz. Ebû Bekir (r.a.) halife seçildikten sonra, Yemame Savaşı'nda birçok hafız sahabi (r.a.) şehit olmuştu. Bu durum, Kur'ân'ın kaybolma tehlikesini ortaya çıkarmıştı. Hz. Ömer (r.a.), bu tehlikeyi fark ederek Hz. Ebû Bekir (r.a.)'e Kur'ân'ın toplanması gerektiğini söylemiştir. Başlangıçta tereddüt eden Hz. Ebû Bekir (r.a.), daha sonra bu fikri benimsemiş ve Zeyd bin Sabit (r.a.)'i Kur'ân'ı toplamakla görevlendirmiştir.

    Zeyd bin Sabit (r.a.), bu görevi büyük bir titizlikle yerine getirmiştir. Kur'ân âyetlerini toplarken, hem yazılı metinlere hem de hafızların ezberlerine başvurmuştur. Her bir âyetin en az iki şahitle teyit edilmesini şart koşmuştur. Bu sayede, Kur'ân'ın doğruluğundan emin olunmuştur. Toplanan âyetler, sahifeler halinde bir araya getirilmiş ve Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in muhafazasında saklanmıştır. Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in vefatından sonra bu sahifeler, Hz. Ömer (r.a.)'e, onun vefatından sonra ise kızı Hz. Hafsa (r.a.)'ya intikal etmiştir.

    "فتتبعت القرآن أجمعه من العسب واللخاف وصدور الرجال"
    "Böylece ben de Kur'ân'ı hurma dallarından, taşlardan ve insanların göğüslerinden (ezberlerinden) toplayarak bir araya getirdim."
    (Buhari, Fedailü'l-Kur'an, 1)

    Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde toplanan Kur'ân sahifeleri, henüz tam anlamıyla bir mushaf değildi. Çünkü sûrelerin sıralaması ve âyetlerin düzenlenmesi konusunda bazı farklılıklar bulunuyordu. Ancak bu çalışma, Kur'ân'ın korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir adım olmuştur.

  • Hz. Osman (r.a.) Dönemi:

Hz. Osman (r.a.) halife olduktan sonra, İslam coğrafyası genişlemiş ve farklı bölgelerde yaşayan Müslümanlar arasında Kur'ân okuyuşunda farklılıklar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu durum, Kur'ân'ın farklı şekillerde okunmasına ve anlaşılmasına yol açabileceği endişesini doğurmuştu. Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.), bu durumu görerek Hz. Osman (r.a.)'a durumu bildirmiş ve Kur'ân'ın tek bir mushaf haline getirilmesi gerektiğini söylemiştir.

Hz. Osman (r.a.), bu uyarıyı dikkate alarak Zeyd bin Sabit (r.a.), Abdullah bin Zübeyr (r.a.), Said bin el-As (r.a.) ve Abdurrahman bin Haris (r.a.)'dan oluşan bir heyet görevlendirmiştir. Bu heyet, Hz. Hafsa (r.a.)'da bulunan sahifeleri alarak, Kur'ân'ı tek bir mushaf haline getirmiştir. Bu mushaf, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in okuyuşuna en uygun olan kıraat üzerine yazılmıştır.

Hz. Osman (r.a.), bu mushaftan çoğaltarak İslam coğrafyasının farklı bölgelerine göndermiştir. Bu mushaflara "Mushaf-ı Osmani" adı verilmiştir. Diğer farklı kıraatlerle yazılmış olan mushafların ise imha edilmesini emretmiştir. Bu sayede, Kur'ân'ın farklı şekillerde okunmasının önüne geçilmiş ve vahyin birliği sağlanmıştır.

"أمر عثمان بن عفان زيد بن ثابت وعبد الله بن الزبير وسعيد بن العاص وعبد الرحمن بن الحارث بن هشام أن يكتبوا المصاحف"
"Osman bin Affan (r.a.), Zeyd bin Sabit, Abdullah bin Zübeyr, Said bin el-As ve Abdurrahman bin Haris bin Hişam'a mushafları yazmalarını emretti."
(Buhari, Fedailü'l-Kur'an, 4)

Hz. Osman (r.a.)'ın bu çalışması, İslam tarihinde büyük bir öneme sahiptir. Bu sayede, Kur'ân'ın tahrif edilmeden günümüze kadar ulaşması sağlanmıştır. Bugün elimizde bulunan mushaflar, Mushaf-ı Osmani'nin birer kopyasıdır.

Sonuç

Kur'ân'ın mushaf haline getirilmesi süreci, İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu süreç, Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde başlamış, Hz. Ebû Bekir (r.a.) döneminde hız kazanmış ve Hz. Osman (r.a.) döneminde tamamlanmıştır. Bu süreçte sahabelerin (r.a.) büyük gayretleri ve titiz çalışmaları etkili olmuştur. Hz. Osman (r.a.)'ın bu konudaki hassasiyeti ve aldığı tedbirler sayesinde, Kur'ân'ın tahrif edilmeden günümüze kadar ulaşması sağlanmıştır. Bu durum, İslam ümmeti için büyük bir nimettir.

Benzer Sorular