Kur'an-ı Kerim'in Allah (c.c.) kelamı olduğu, hem kendi içindeki delillerle hem de dışsal kanıtlarla sabittir. Bu deliller, Kur'an'ın üslubundan, içeriğinden, gaybî haberlerinden, mucizelerinden ve insanlığa getirdiği evrensel ilkelerden oluşur.

1. Kur'an'ın Eşsiz Üslubu (İ'câz)

Kur'an-ı Kerim'in üslubu, Arap dilinin en mükemmel örneklerini barındırır. Ne şiir ne de düz yazıya benzeyen bu üslup, hem belagat hem de fesahat açısından benzersizdir. O dönemde Arap edebiyatının zirvesinde olan şairler ve edipler, Kur'an'ın benzerini getirmekten aciz kalmışlardır. Bu durum, Kur'an'ın insan sözü olamayacağının açık bir delilidir.

Bu ayet, Kur'an'ın meydan okumasını (tahaddi) ifade eder. Kur'an, insanlara ve cinlere, benzerini getirme konusunda meydan okumuş ve kimse bu meydan okumaya cevap verememiştir. Bu durum, Kur'an'ın ilahi kaynaklı olduğunun açık bir kanıtıdır.

2. Kur'an'ın İçeriği ve Evrenselliği

Kur'an-ı Kerim, içerdiği hükümler, ahlaki ilkeler ve evrensel mesajlarla tüm insanlığa hitap eder. Adalet, merhamet, doğruluk, dürüstlük gibi temel değerleri emrederken, zulüm, haksızlık, yalan, riya gibi kötü davranışlardan sakındırır. Kur'an'ın bu evrensel mesajları, insanlığın ortak aklına ve vicdanına hitap eder.

Bu ayet, Kur'an'ın insanları en doğru yola ilettiğini ve salih ameller işleyenlere büyük bir mükâfat olduğunu müjdelediğini belirtir. Kur'an'ın bu rehberliği, onun ilahi bir kaynak olduğunu gösterir.

3. Gaybî Haberler ve Bilimsel İşaretler

Kur'an-ı Kerim, geçmiş ümmetlerin kıssalarını, gelecekte olacak olayları ve bilimsel gerçekleri haber verir. Bu gaybî haberlerin ve bilimsel işaretlerin zamanla gerçekleşmesi, Kur'an'ın Allah (c.c.) kelamı olduğunun bir delilidir. Örneğin, Bizans İmparatorluğu'nun Perslere karşı galip geleceği, Nuh (a.s.) tufanı, Ad ve Semud kavimlerinin helakı gibi olaylar Kur'an'da haber verilmiş ve zamanla gerçekleşmiştir.

Bu ayetler, Bizans İmparatorluğu'nun Perslere yenileceğini ve ardından birkaç yıl içinde galip geleceğini haber vermektedir. Bu haberin gerçekleşmesi, Kur'an'ın gaybî haberler içerdiğinin ve Allah (c.c.) tarafından indirildiğinin bir kanıtıdır.

4. Kur'an'ın Korunmuşluğu ve Tahrif Edilememesi

Kur'an-ı Kerim, indirildiği günden bugüne kadar hiçbir değişikliğe uğramadan korunmuştur. Allah (c.c.), Kur'an'ı koruma sözü vermiştir ve bu sözünü yerine getirmiştir. Kur'an'ın tahrif edilememesi, onun ilahi bir mucizesidir.

Bu ayet, Kur'an'ın Allah (c.c.) tarafından indirildiğini ve O'nun tarafından korunacağını açıkça ifade etmektedir. Kur'an'ın günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan gelmesi, bu ilahi vaadin gerçekleştiğinin bir göstergesidir.

5. Hz. Muhammed'in (a.s.) Ümmiliği

Hz. Muhammed (a.s.), okuma yazma bilmeyen bir ümmi idi. Buna rağmen, Kur'an gibi eşsiz bir eseri ortaya koyması, onun peygamberliğinin ve Kur'an'ın Allah (c.c.) kelamı olduğunun en büyük delillerinden biridir. Bir insanın, okuma yazma bilmeden bu kadar kapsamlı ve mükemmel bir eseri ortaya koyması mümkün değildir.

Bu ayet, Hz. Muhammed'in (a.s.) peygamberlik öncesinde okuma yazma bilmediğini ve bu durumun, Kur'an'ın Allah (c.c.) tarafından indirildiğinin bir delili olduğunu belirtir.

İcma ve Kıyas

İslam âlimleri, Kur'an'ın Allah (c.c.) kelamı olduğu konusunda icma etmişlerdir. Bu icma, Kur'an'ın ilahi kaynaklı olduğunun kesin bir delilidir. Ayrıca, Kur'an'ın içerdiği hükümlerin ve ilkelerin evrenselliği, adalet, merhamet, doğruluk gibi değerlere uygunluğu, onun Allah (c.c.) kelamı olduğunu kıyas yoluyla da destekler.

Sonuç olarak, Kur'an-ı Kerim'in eşsiz üslubu, içeriği, gaybî haberleri, korunmuşluğu ve Hz. Muhammed'in (a.s.) ümmiliği gibi deliller, onun Allah (c.c.) kelamı olduğunun açık ve kesin kanıtlarıdır. Bu deliller, Kur'an'ın tüm insanlık için bir hidayet rehberi olduğunu ve Allah (c.c.) tarafından gönderildiğini gösterir. Allahu a'lem.