Ef’al-i mükellefini sayınız?

9 görüntülenme
Cevap

Ef’âl-i mükellefîn, mükellef olan kişilerin (akıl baliğ olmuş Müslümanların) yapmakla yükümlü oldukları veya kaçınmaları gereken fiilleri ifade eder. Bu fiiller, İslam hukukunda (fıkıh) hükümlerin temelini oluşturur ve bir Müslümanın hayatını düzenlemede önemli bir rol oynar. Bu fiillerin sınıflandırılması, bir Müslümanın hangi davranışların Allah (c.c.) tarafından emredildiğini, hangilerinden kaçınması gerektiğini ve hangilerinde serbest olduğunu anlamasına yardımcı olur.

Ef’âl-i Mükellefîn Çeşitleri

Ef’âl-i mükellefîn sekiz ana başlık altında incelenir: Farz, vacip, sünnet, müstehap, mübah, haram, mekruh ve müfsit. Bu kategoriler, bir fiilin dini açıdan taşıdığı önemi ve hükmü belirtir.

1. Farz:

Farz, Allah (c.c.) tarafından kesin ve bağlayıcı bir şekilde emredilen fiillerdir. Farzın yerine getirilmesi zorunludur ve terk edilmesi büyük günahlardandır. Farzı inkâr etmek ise kişiyi İslam dininden çıkarır. Farzlar, Kur'an-ı Kerim ve kesin sünnet (mütevatir veya meşhur hadisler) ile sabittir. Farz kendi içinde ikiye ayrılır:

  • Farz-ı Ayn: Her Müslümanın bizzat kendisinin yerine getirmesi gereken farzlardır. Örneğin, beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek (şartları taşıyanlar için) ve hacca gitmek (şartları taşıyanlar için) farz-ı ayndır.
  • Allah (c.c.) buyurur:
    وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ
    "Namazı kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin."
    (Bakara, 2/43)

  • Farz-ı Kifâye: Bazı Müslümanların yapmasıyla diğer Müslümanların üzerinden sorumluluğun kalktığı farzlardır. Örneğin, cenaze namazı kılmak, bir ilim dalında uzmanlaşmak, İslam devletinde adaleti sağlamak farz-ı kifâyedir. Bir beldede hiç kimse farz-ı kifâyeyi yerine getirmezse, bütün Müslümanlar sorumlu olur.
  • Allah (c.c.) buyurur:
    وَمَا كَانَ الْمُؤْمِنُونَ لِيَنْفِرُوا كَافَّةً ۚ فَلَوْلَا نَفَرَ مِنْ كُلِّ فِرْقَةٍ مِنْهُمْ طَائِفَةٌ لِيَتَفَقَّهُوا فِي الدِّينِ وَلِيُنْذِرُوا قَوْمَهُمْ إِذَا رَجَعُوا إِلَيْهِمْ لَعَلَّهُمْ يَحْذَرُونَ
    "Müminlerin hepsinin birden savaşa gitmeleri gerekmez. Onlardan bir grup dinde derinleşmek ve kavimlerine döndüklerinde onları uyarmak için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar."
    (Tevbe, 9/122)

    2. Vacip:

    Vacip, farz kadar kesin olmamakla birlikte, yapılması gereken ve terk edilmesi mekruh olan fiillerdir. Vacip, delilinin farz kadar kuvvetli olmaması sebebiyle farzdan ayrılır. Hanefi mezhebine göre vacip olan fiillerin yerine getirilmesi gerekir. Örneğin, vitir namazı kılmak, bayram namazı kılmak, adak kurbanı kesmek ve sadaka-i fıtır vermek vaciptir.

    الْوِتْرُ حَقٌّ، فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا، الْوِتْرُ حَقٌّ، فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا، الْوِتْرُ حَقٌّ، فَمَنْ لَمْ يُوتِرْ فَلَيْسَ مِنَّا
    "Vitir haktır. Kim vitir kılmazsa bizden değildir. Vitir haktır. Kim vitir kılmazsa bizden değildir. Vitir haktır. Kim vitir kılmazsa bizden değildir."
    (İbn Mâce, İkâmetü's-Salât, 1209)

    3. Sünnet:

    Sünnet, Peygamber Efendimiz'in (a.s.) farz ve vacip dışında devamlı olarak yaptığı, ancak bazen terk ettiği fiillerdir. Sünnetin yerine getirilmesi sevaptır, terk edilmesi ise günah olmamakla birlikte hoş karşılanmaz. Sünnet kendi içinde ikiye ayrılır:

  • Sünnet-i Müekkede: Peygamber Efendimiz'in (a.s.) devamlı yaptığı ve çok az terk ettiği sünnetlerdir. Örneğin, sabah namazının sünneti, öğle ve akşam namazlarının ilk sünnetleri, yatsı namazının son sünneti sünnet-i müekkededir.
  • رَكْعَتَا الْفَجْرِ خَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا
    "Sabah namazının iki rekâtı (sünneti), dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır."
    (Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn, 96)

  • Sünnet-i Gayr-i Müekkede (Müstehap): Peygamber Efendimiz'in (a.s.) bazen yaptığı, bazen terk ettiği sünnetlerdir. Örneğin, ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri, nafile oruç tutmak, Kur'an okumak sünnet-i gayr-i müekkededir.
  • 4. Müstehap (Mendup):

    Müstehap, yapılması güzel olan, ancak yapılmaması günah olmayan fiillerdir. Müstehap fiiller, sünnet-i gayr-i müekkede ile aynı anlamda kullanılır. Örneğin, kuşluk namazı kılmak, teheccüd namazı kılmak, sadaka vermek müstehaptır.

    Allah (c.c.) buyurur:
    وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
    "İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir."
    (Mâide, 5/2)

    5. Mübah:

    Mübah, yapılması veya yapılmaması serbest olan fiillerdir. Mübah olan bir fiili yapmak da, terk etmek de sevap veya günah değildir. Örneğin, yemek yemek, su içmek, uyumak, yürümek mübahtır. Ancak, bu fiillerin niyet ve amaç doğrultusunda yapılması durumunda sevap kazanılabilir. Örneğin, yemek yemek ibadet etmek için güçlenmeye niyet edilerek yapılırsa sevap olur.

    Allah (c.c.) buyurur:
    هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا
    "O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratandır."
    (Bakara, 2/29)

    6. Haram:

    Haram, Allah (c.c.) tarafından kesin ve bağlayıcı bir şekilde yasaklanan fiillerdir. Haramın işlenmesi büyük günahtır ve terk edilmesi zorunludur. Haramı helal kabul etmek kişiyi İslam dininden çıkarır. Örneğin, zina yapmak, hırsızlık yapmak, yalan söylemek, adam öldürmek haramdır.

    Allah (c.c.) buyurur:
    وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا ۖ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا
    "Zinaya yaklaşmayın; çünkü o, çirkin bir iştir ve kötü bir yoldur."
    (İsrâ, 17/32)

    7. Mekruh:

    Mekruh, yapılması hoş görülmeyen, ancak haram kadar kesin olmayan yasaklardır. Mekruh olan bir fiili yapmak günah olmakla birlikte, haram kadar büyük bir günah değildir. Mekruh kendi içinde ikiye ayrılır:

  • Mekruh Tahrimi: Harama yakın olan mekruhtur. Vacibin terk edilmesiyle işlenir. Örneğin, namazda vaciplerden birini terk etmek, abdestsiz Kur'an'a dokunmak mekruh tahrimidir.
  • Mekruh Tenzihi: Helale yakın olan mekruhtur. Sünnet veya müstehabın terk edilmesiyle işlenir. Örneğin, camide yüksek sesle konuşmak, yemek yerken çok su içmek mekruh tenzihi dir.

أَبْغَضُ الْحَلَالِ إِلَى اللَّهِ الطَّلَاقُ
"Allah katında helallerin en sevimsizi boşanmadır."
(Ebû Dâvûd, Talâk, 3)

8. Müfsit:

Müfsit, başlanmış olan bir ibadeti bozan fiillerdir. Örneğin, oruçlu iken yemek yemek, namaz kılarken konuşmak müfsittir. Müfsit olan bir fiilin işlenmesi durumunda, ibadetin yeniden yapılması gerekir.

Allah (c.c.) buyurur:
وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ
"Amellerinizi boşa çıkarmayın."
(Muhammed, 47/33)

Ef’âl-i mükellefîn, bir Müslümanın hayatını düzenlemede ve Allah (c.c.)'ın rızasını kazanmada önemli bir rehberdir. Bu hükümleri bilmek ve uygulamak, bir Müslümanın dünya ve ahiret saadetine ulaşmasına yardımcı olur. Allahu a'lem.

Benzer Sorular